Diyet derdi beni gerdi...
Herkes kış aylarında kilo alırken benim yazları kilo almam trajik bir kabus olabilir mi? Ya da 1 kilo vermek için haftaya ihtiyacım varken aynı kiloyu almak için sadece 1-2 saatin bana yetmesi bu genetik bir trajedi olabilir mi?
Diyet veya rejim derdi beni geriyor... Geçen yıl bir kaç ay içinde 10 kiloyu alınca eyvah dedim neler oluyor? Aslında neler olduğu gayet açık ortadaydı. Sporu bırakmış, spor yaparken ne yiyorsam yemeye devam ediyordum. Kilo almak istiyorsanız işte işin sırrı da burada; yaktığınızdan fazlasını yiyin bakın nasıl güzel geliyor size gram gram damlayarak göl olan kilolar. Vallahi öyle hızlı alırsınız ki benim gibi bir bakmışsınız poponuz Nasreddin Hocanın kazanına dönmüş, göbeğiniz Karadeniz tulumu olmuş hani batır üstüne düdük, öttür, Karadenizlileri tutamazsın horon etmeye başlarlar...Bu kilo almak bir tek işe yarıyor o da küçük memelilerin memesi istedikleri boya ancak kilo aldıkları zaman geliyor. Tabii bunun için önce vücudun geri kalan bölgelerinin de iyi bir şişmiş olması gerekiyor. Bilemiyorum yani yerçekimi yüzünden mi nedir, ben aşağıdan yukarıya doğru kilo alıyorum hani şekilli balonlar vardır şişirirken önce en dibi şişer ve orası en uç sınırlarında hava ile dolduğunda balonun geri kalan yerleri sırayla şişmeye başlar. İşte aynen o hesap. Benim de önce popom büyüyor sonra orası sınıra dayandığında yavaş yavaş bizim tulumba şişmeye başlıyor en son yukarılara geliyor kilolar. Yani göğüslerimin istediğim boya ulaşması için vücudumun önce Ortaçağın tombalak ideal kadınlarına dönmesi gerekiyor. Ahhh çok şansızım çok o zamanlarda gelseymişim dünyaya bu vücutla kainat güzeli bile seçilebilirmişim. Yani benim doğduğum çağ hatalı, iştahımda bir problem yok aslında...

Sadece süt ve süt ürünleri mi...Yoo tabii ki o kadar kolay kurtulamazdım. Buğday ve buğday ürünleri, gluten içeren besinler,yumurta üstelik hem sarısı ve hem de beyazı, kuru fasulye, nohut, portakal, armut, soya, badem, fındık vb... liste böyle uzayıp gidiyordu. Daha sinir bozucu olan ise bunların özellikle süt, buğday ve gluten içerenlerin temel besinlerimizi oluşturuyor olmasıydı. Yani anlayacağınız sevdiğim bir çok besin bana yasaklanıyordu. Yazın ölürsem kapuskaya, kışın ölürsem karpuza hasret giderim diye düşünüp üzülen, aklımda duracağına midemde dursun diyen ve yemekle ilgili temel felsefesi "canım çektiyse vücudumun ihtiyacı var" olan ben 6 ay boyunca kahvaltıda sadece yeşillik, zeytin ve mısır ekmeği yedim, öğle yemeklerim ve akşam yemeklerim ise sebze ve etten oluşuyordu. Allahtan sütüne intoleransım olan hayvancıkların etlerini sindirebiliyordum. Dürüst konuşmak gerekirse tüm kurallara uydum, suyumu içtim meyvemi yedim, öğünlerime dikkat ettim. Gerçekten de çok yavaş ama iyi kilo verdim.

Böylece gıda intoleransına uygun beslenme rejiminden koşarak ayrıldım ve peynirlere, yumurtaya, makarnaya ve ekmeğe kesin dönüş yaptım. Şu hayattaki en büyük keyif yemek yemek. Bu zevkten neden vazgeçeyim?
Nihayet anladım ki asıl olan ne yediğim kadar ne kadar hareket ettiğim ve ne kadar yaktığım. Eskiden dünyayı yiyip kilo almayan ben şimdi az da yesem kilo alıyorsam bunun tek suçlusu yine benim... Oturan, arabayla gezen, yürümeyen, hareket etmeyen, spor yapmayan ben. Allahtan Oscar var da sabah akşam günde yaklaşık 2 saat zorunlu yürüyüş ve oyun arkadaşlığı ile biraz da olsa hareket etmiş oluyorum. Yani nerede hareket orada bereket...
Blogunuz hayırlı olsun, ben de diyet günlüğü tutmuştum bir ay kadar blogumdan bakabilirsiniz. Çok renkli çok güzel olmuş takip edeceğim. Sevgiler
YanıtlaSilteşekkürler. sizin sayfanız da bir harika. yarışmada başarılar dilerim. sevgiler
Sil