O benim yıkılmaz dağım, tek kralım...

Bundan tam 64 yıl önce Trabzon'un Trabzon'dan bağımsız ilçesi Of'un, her mahallesinin adını İstanbul'un semtlerinden alan Zisino Köyünde (bugünkü adıyla Bölümlü Köyü) bir erkek çocuğu ilk nefesini aldı ve dünyaya ağlayarak bir merhaba dedi hepimiz gibi...

O bebek büyüdü, henüz ilkokuldayken Ankara'ya geldi ailesiyle... Okudu, oynadı büyüdü... Sporla doldu hayatı döneminin en iyi kalecilerindendi. Futbolda olduğu kadar, basketbolda, voleybolda ve hatta çok da bilinmeyen hentbolda da mücadele etti sahalarda. Derken avukat oldu ve yine kendisi gibi avukat olan bir Of'lu kızla evlendiler... Aradan 2 yıl geçtiğinde 17 Şubat 1978'de dünyaya sarışın bir bebek merhaba dedi bu kez ve o bebekle o artık bir "Baba" oldu...Minik bebeğe gözü gibi bakıyordu.  2 yıl sonra 2.kez baba olduğunda tüm dünyası kızlarıydı... Onların hastalanmasına kızar, herkesten, her türlü kötülükten onları korumak için kendini parçalardı.
Minik bebeklerinin banyosunu yaptırır, onlara bebek yağlarıyla masajlar yapar, altlarını değiştirir ve çok severdi. Sevdiğini öyle güzel gösterirdi ki her sabah "Prenseslerim uyanmış" diyerek sevinçle onları kucaklar, akşamları prenseslerini o uykuya yatırırdı, işte o yüzden küçük kızlar büyürken  hep kendilerini "Prenses" zannederlerdi. O da "Kral"dı... Ama kral büyük prensesin derslerine yardım ederken hep kavga ederlerdi, hele matematiği anlamamasına çok kızardı kral. Ders çalışma seansları büyük prensesin ağlamasıyla sona ererdi hep. Ama yine de çok severdi Kralı, tüm üzüntüsü onu üzdüğü içindi zaten.
Kral öyle çok severdi ki Prenseslerini, bir dediklerini iki etmezdi, korkardı onlara birşey olur diye üzüldükleri zaman. Dünyayı sererdi önlerine. Elbiselerin en güzelini, oyuncakların en iyisini alır, en iyi okullarda okuturdu.

Zaman akıp geçti Prensesler büyüdü ama Kral hep onların arkasında yıkılmaz bir dağ oldu... İşte o dağ benim babamdır... 

Varlığıyla bana güven veren babam, yanımdayken  kimseden korkmadığım, gücümün ve varlığımın kaynağıdır o. O evdeyken başımıza hiç birşey gelmez diyerek huzurla koyarım başımı yastığa, ama işte şimdi bu doğumgününde olduğu gibi şehir dışındaysa eğer hep bir yanım eksiktir benim, rahatsız yatarım yatağa. 
Karadenizin dalgasıdır babam... Tıpkı onun gibi bir anda kabarır, beklemediğin an durulur. Sırf halının saçaklarına bastın diye bir anda haykırmasıyla yüreğine indirebilir, öte yandan bir bakmışsın sakinleşmiş senle konuşuyor. Deli doludur babam, bir anı bir anına uymaz. İnat eder sırf muhalefet yapmak uğruna, beyazın siyah olduğuna iknaya çalışır seni, deli eder... Ama dünyanın en iyi insanlarından biridir. Kimse için kötü düşünmez, hatta o kadar iyiniyetlidir ki halen anlamam siyasette işi nedir?
Sevgi doludur benim babam. Onu düşündüğümde aklıma hep bizi okula hazırlarken dağılmasın diye saçlarımızı sımsıkı toplaması gelir. O kadar gergin toplardı ki çekik gözlü olurduk adeta... Hele külotlu çoraplarımızı giydirirken bizi havalara kaldırması ahhh ne eğlenirdik... "Uçur baba bizi uçur bi daha" diyerek hazırlanırdık...

Tiyatroya, lunaparka, buz patenine, basketbol-voleybol kurslarına götürürdü bizi... Hele sinemada çocuk filmlerine götürdüğünde ne mutlu olurduk kardeşimle. Gerçi çok sıkılırdı herhalde ki o uykuya dalardı, biz  keyifle filme dalmışken..
Ben babamı hep gücüm kabul etmişimdir. O bu hayattaki en güçlü en dayanıklı adamdır. Arabaları istese tek eliyle kaldırabilir, başıma bir iş gelse beni korumak için Süperman gibi uçar gelir, kötülere karşı Batman gibi savaşır, sihirbaz gibidir elinin değdiği herşey güzeldir. Kızdığımda, kırıldığımda ve hatta küstüğümde ona kalbimin üstüne bir yumruk gelir oturur, yokluğundan korkarım. 




Her kız çocuğu gibi benim de vazgeçilmez aşkımdır babam. Tüm çocukluğumuz boyunca nasıl bizi mutlu etmeye çalışıyorsa hala tüm çabası bunun içindir. Annemin sevgilisi, kardeşimin ve benim kralımız, Oğlumun yürüyüş arkadaşı, oyun arkadaşıdır o. Benim canavar oğlum bir kedi peşinde koşucam derken omzunu kırmasına, 1,5 ay askıda bir kolla uyumaya çalışmasına, ağrılar çekmesine rağmen sitemi bir kenara bırakın Oscar'a da bana da hala prens ve prenses muamelesi yapmaya devam ediyor. Ve üstelik bir de minik prensesimiz var artık minik yeğenim Ece Balım babamı dede yaptı bu sene.

Bugün babam hayattaki 65. yılına başlıyor... En büyük dileğim nice yılları nice güzel şeyleri paylaşmak onunla... İyi ki doğdun baba...



http://www.wideoizle.com/nil-karaibrahimgil-sarkilari-babama-nolmus-sarkisi-4wfpym2jn.html

Yorumlar

  1. Babaniza nice guzel saglikli seneler olsun..Guzel duygu yuklu bir paylasim olmus..
    Sayfanizada Nesli ziyaret edin demis bende geleyim dedim:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim hem güzel dilekleriniz için hem de ziyaretiniz için hoşgeldiniz :)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her ayrılık bir "Veda"yı hak eder...

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)