Muhteşem hoş, ama bir o kadar şaşkın Oz...

Çocukluğumun en sevdiğim filmlerindendir Oz Büyücüsü... Sanırım bir çok küçük kızın rüyasını süslemiştir Dorothy'nin (Judy Garland) yakut pabuçları... Sarı kiremitli yolda yürümeyi hangimiz istemedik ki... Teneke adam, korkuluk hep dostumuz oldular... Taa 1939 yılından bu yana herkesin çocukluk anılarında yer edinerek...

İşte yıllar sonra yeni teknolojilerle ve bu kez 3 boyutlu olarak yine yeniden bir Oz hikayesi karşımızda...

Üstelik son dönemde izlediğim en muhteşem 3 boyutlu filmdi. Çekim kalitesi inanılmaz iyiydi. Dokunsam elleyecektim muhteşem Oz'a... Bir çok 3 boyutlu film izledim bugüne kadar, ama bu film gibi net ve canlı olanını ilk kez izlediğimi söyleyebilirim. 
Çekim kalitesini bir yana koyarsak film genel olarak sıradan, çocukları eğlendirebilir belki ama büyüklere hitap eden pek bir yanı yok... Beceriksiz ve asalak, günümüzün tipik kimseye bağlanmayan çapkın erkeğini temsil eden, şaşkın ve kendine hayrı olmayan Sihirbaz Oscar yani yakışıklı James Franco, ki onu sevmemin bir sebebi canım patili oğlumla aynı adı taşıması olabilir, uçan balonla kendini Oz'un sihirli dünyasında buluyor. Orayı kötü cadıdan kurtarması gerekiyor tabii ki dersimiz her zamanki gibi iyi duyguların kazanacağı... Filmde ona bir maymun ve minik porselen bir kız bebek eşlik ediyor. Minik porselen kızı çok sevdiğimi de söylemeliyim, öyle masum, öyle temiz, öyle güzel ki...

İyi cadımız Michelle Williams sarışın bir bebek güzelliğinde ama karşısındaki kötü cadılar Rachel Weisz ve Mila Kunis ise birer afetler. İlginçtir, bizim Türk filmlerimizde kötüler sarışındır, bu filmde ise esmerler kötü. Ama ne kötü... Kadınlara baktıkça bakasınız geliyor. Bir güzeller, hem kendileri hem kıyafetleri... İyi cadımız ise naif, masum ama bence tüm çekicilikten uzak, gecelik gibi bir elbiseyle dolandı durdu... Sonuç iyiler kazandı, Elif sıkıldı... Ama filmin son sahnesini sıkıldığımdan değil, az kalsın altıma yapacağım için koştur koştur tuvalete gitmem nedeniyle kaçırdım. Başıma pek böyle şeyler gelmez... Bi kez de Berlin'e giderken saat farkını hesaba katmadığım için pasaport kontrolde altıma neredeyse kaçırmışlığım var... Filmden çok benim jet hızıyla salondan kaçarak çıkmama güldük bütün gün... Bu arada sinemadaki pembe 3d gözlüklerimizi geri vermeyi reddettik... Bizim için güzel bir kazanç oldu diyebilirim, bundan sonraki tüm 3 boyutlu filmlere daha da havalı gideceğiz o kesin...

Hiç izlemeyin diyemem ama bana eski teneke adamlı hikaye daha sıcak geldi. Çocuklar sevebilir, büyükler sadece çekimleri incelemeye gidebilir bence demedi demeyin...


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)

Bir küçük cadı...