4 İngiliz Erkekten Seslerin Dansı...

Herkes bilir, Elif aktivite canavarıdır. Doğumgünü organizasyonları, partiler, eğlenceler, düğünler, nişanlar, kınalar, gezmeler, konserler, tiyatrolar, sinemalar ve hatta hatta toplantılar, işler, güçler... Hepsi bana ayrı keyif ayrı heyecan verir... O yüzden sevdiğim dostlarım, arkadaşlarım beni bir yerlere davet ettiklerinde hem eğlenmek hem de şu hayata geldiğimiz kısa zamanda onlarla birlikte vakit geçirebilme fırsatını değerlendirmek için bu davetleri kabul ederim. Hatta çoğunlukla organizasyonları da ben yaparım... 


Bu kez davetliydim konsere. İşyerinden arkadaşım Ümran geçtiğimiz hafta heyecanla geldi. "Elif ne dersin bak çok değişik bir konser var gidelim mi?" diye sordu. Ben de memnuniyetle kabul ettim. Hemen bizim aktivite ekibine haber uçurdum ama ne yazık ki onlar hafta içi olduğundan pek gelmek istemediler. Ben ise içimde garip bir rahatlıkla bu sefer bilet almadan kapıda alırız diye yaptım planı. İyi ki de öyle yapmışım dedim sonra. Bursa'dan sürpriz şekilde bizi ziyarete gelen sevgili Gülbin de katıldı bize ve üçümüz birlikte tuttuk Resim Heykel Müzesinin yolunu. Tabii öncesinde sohbetli, muhabbetli, bol kahkahalı, eğlenceli bir yemek yedik. 

Bu güzel muhabbetli yemeğin üzerine izlenebilecek en eğlenceli ekiplerden biri The London Quartet-Cantabile ekibi imiş. Bunu da gecenin muhteşem konseri ile öğrendik. 

4 orta ve ortanın üstü yaştaki erkekten kurulu İngiliz topluluk sahneye çıktıkları andan itibaren bizi kahkahalara boğdular. "Eğlenmek için çok doğru bir yere geldiniz ama yanlış akşamda" diyerek açtıkları konser programında İngiliz stili espiriler ve muhteşem şarkılarla bizleri coşturdular. Michael Steffan, Steven Brooks, Richard Bryan ve Mark Fleming'den oluşan bu vokal grubu, sadece sesleri ile sahnede adeta bir orkestra varmış gibi hem geleneksel, hem klasik ve hem de popüler müzikten pek çok örnek sundular. Üstelik sahne şovlarıyla da bizi gülmekten kırıp geçirdiler. Şarkıyı tersten söylemek, şarkıyı bizimle söylemek gibi öyle eğlenceli bir şov yaptılar ki. Acaba eğlenecek miyiz endişesi ile başladığımız konser bitmesin istedik. 

İngiliz Kraliyet Ailesine de konserler veren, tüm dünyada turne programları olan bu müthiş adamlar, Beatles'dan potpori yaptılar, Chopin'den bir parça çaldılar kendi sesleriyle, birbirleriyle dalga geçtiler, bizimle ilgili espiriler yaptılar, hem bizi hem kendilerini eğlendirdiler. Sadece insan sesiyle yapılan ve capella denilen bu türde gittiğim ilk konserdi ama son olmayacak, o kadar keyifli vakit geçirdim. Olur da denk gelirseniz mutlaka izleyin...

Bu arada unutmadan neyse ki şarkılarına espiriler katıyorlardı, yoksa neden bilmem Toy Story-2 (Oyuncak Hikayesi-2) filminin soundtracki olan When She Loved Me parçasını söylerlerken ağlamaktan ölebilirdim, gözlerim yaşlarla doldu an patlayan espiriler gülümsememi sağladı.  Sahi neydi beni benden alan acaba bu şarkıda... Sanırım sözleri yine dokundu minik kafes içindeki kalbimin bir yerlerine... Amma özlem varmış içimde...


When she loved me...


When somebody loved me, (Birisi beni sevdiğinde)

Everything was beautiful (Her şey çok güzeldi)
Every hour we spent together lives within my heart (Birlikte geçirdiğimiz her an kalbimde yaşıyor)
And when she was sad, (Ve o ne zaman üzgün idiyse)
I was there to dry her tears (Ben gözyaşlarını silmek için oradaydım)
And when she was happy, (Ve o ne zaman mutlu idiyse)
So was I (Ben de öyleydim)
When she loved me ( O beni sevdiğinde)

Through the summer and the fall (Yaz ve sonbahar boyunca)
We had each other, that was all (Birbirimize sahiptik, ve bu kadardı)
Just she and I together, (Sadece o ve ben beraber)
Like it was meant to be (İşte öyle olmalıydı)

And when she was lonely, (Ve o ne zaman yalnız idiyse)
I was there to comfort her (Onu rahatlamak için oradaydım)
And I knew that she loved me (Ve biliyordum beni seviyordu)

So the years went by (Böylece yıllar geçti)
I stayed the same (Ben aynı kaldım)
But she began to drift away (Ama o uzaklaşmaya başladı)
I was left alone (Yalnız bırakılmıştım)
Still I waited for the day (Hala bekliyordum o günü)
When she'd say I will always love you (Bana seni her zaman seveceğim dediğinde)

Lonely and forgotten, (Yalnız ve unutulmuş)
I'd never thought she'd look my way (Onun benim yolumu bekleyeceğini hiç düşünmedim)
And she smiled at me and held me just like she used to do (Ve o bana gülümsedi ve eskiden yaptığı gibi sarıldı)
Like she loved me (Beni sevdiği gibi)
When she loved me (O beni sevdiğinde)

When somebody loved me, (Birisi beni sevdiğinde)
Everything was beautiful (Her şey çok güzeldi)
Every hour we spent together lives within my heart (Birlikte geçirdiğimiz her an kalbimde yaşıyor)

When she loved me (O beni sevdiğinde)

Yorumlar

  1. Yorumun ve şarkı paylaşımın için teşekkürler Elif ...

    YanıtlaSil
  2. tanımıyodum. dinlerim tımams. yutup ta yok yaa :)

    YanıtlaSil
  3. :) web sayfalarında var galiba videoları

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)

Bir küçük cadı...