Bir düğün macerası...

Çok sevdiğim arkadaşlarımdan biri aradı. Evleniyormuş, düğününe davet etti... Tatilde olduğum için ne yazık ki düğününe yetişemeyeceğim. Ama tabii tüm iyi dileklerim ve kalbim onunla... 2.evliliği onun düğünü haber verince ilk evliliğindeki düğünü geldi aklıma... Yarabbi amma şaşkalozum ya düğünün ortasında ağlama krizine girmiştim.




Akçakoca
Dediğim gibi çok sevdiğim bir arkadaşımdır Arda. Kızkardeşimin üniversiteden sınıf arkadaşı, hepimiz meslektaş olunca da bizim kuzenler, kardeşimin sınıf arkadaşları kocaman bir arkadaş grubunu oluşturduk. Şimdi olduğu gibi düğün o zaman da Zonguldak'ta. 2 arabaya doluştuk kuzenlerim, kardeşimle ve çok eğlenceli bir yolculuğa çıktık. Planlama, rotayı belirleme benden gelmek onlardandı. Ankara'dan çıktık İstanbul yolundan Bolu derken Akçakoca üzerinden Zonguldak'a gitmeyi planladık. Biz kardeşim ve eşiyle evde kahvaltı ettiğimiz için balık yeriz dedik kuzenler de kahvaltu yaparız dediler. 


Kahvaltı öncesi midye- balık iyidir :))
Akçakoca - Hamsi
Akçakoca'da Hamsi'ye gittik tabii. Deniz kenarı süper bir mekandır. Balıklarımızı, midyelerimizi, kalamarlarımızı istedik. Kuzenler de köy kahvaltısı aldılar serpme. Fakat yarabbi bendeki iştah durmadı tabii, sevdiklerimle olmanın mutluluğu da eklenince balığın üstüne bir de onlarla kahvaltı yaptım. O gün bugündür yemekte ulaştığım en top nokta budur herhalde. O yüzden de ne zaman benim iştahımdan bahsedilse sevgili Murat hemen yapışıtırır lafı "Bu yediği de bir şey mi Akçakoca'da balığın üstüne bir de kahvaltı yaptı"... Hani İtalya'da yediğim makarnalar, pizzalar, Ankara'da götürdüğüm sushiler hala o rekoru kıramadı onların gözünde...

Deniz Kulübü
Artık yenilenmiş bu eski hali
Akçakoca'dan sonra düğünün yapılacağı Zonguldak'a geçtik. Arda'nın bize ayırttığı otele yerleştik. Sonra biraz Zonguldak turu yapıp, dinlenip Deniz Kulübüne gittik. Düğün oradaydı. Zonguldak'a daha önce de gelmiş ama kulübe sadece uzaktan, kaldığım Emirgan Otel'inden bakmış ve çok merak etmiştim. O yüzden ekstra da bir sevinçliydim. Tarihi çok eskilere dayanan bu kulüpte olmak ayrı bir heyecandı benim için. Diyorum ya çok mutluydum. 

Neyse düğün başladı gelin ve damat yatla geldiler düğüne, dilek fenerleri uçuruldu. ortam rüya gibi güzeldi. Biz de bir yandan şaraplarımızı yudumluyor sohbetler ediyorduk. Gel gör ki tam da ben Emirgan Oteli şurada, bir zaman oradan buraya bakıp çok merak etmiştim. Hatta Otel'de toplantı yaptığımız salon için bir kaç kat aşağıya inince ve salonun da perdeleri sıkısıkıya kapalı olunca yerin altındayız diye düşünmüştüm. Oysa tam da telefonla konuşurken yan salona geçtiğimde gördüğüm bu muhteşem manzara beni şok etmişti diye rahat rahat, keyifli keyifli anlatırken, telefonla kiminle konuştuğum geldi aklıma aynı anda da çişim geldi iyi mi içtiğim su ve şaraplardan...

Nerden bilinir ki 1 - 2 saat sonra bu gülen tip
ağlama krizine girecek... :))
Şimdilerde artık görüşmediğimiz arkadaşım Selen'le kalktık tuvalete gittik. Ben kabine girdim. Orada yapayalnız kalınca başladım mı ağlamaya... Eski sevgilimle telefonda konuştuğum gelmişti aklıma, bir kaç ay sonra onun da düğünü olacaktı. Nasıl ayrıldığımızı ne ara evleneceğini dahi anlayamadığım eski erkek arkadaşımla yaptığım o konuşma sırasında manzarayı görmüş, bir kaç saniye telefonda şok ile suskun kalınca ona "Hayatım" demiştim "Burada öyle bir manzara var ki keşke sen de görseydin"... İşte bu minik an onca zaman ardından doğru düzgün göz yaşı dökmediğim adamın ardından açtı mı muslukları... Kabinden çıktım tabii Selen şoka uğradı. Gülerek girdiğim kabinden gözyaşlarına boğulmuş hatta ağlama krizine girmiş olarak çıkmıştım.

Yüzümü yıkamamıza rağmen yok durmuyordu gözyaşlarım. Düğüne de dönemiyorduk. Allahtan düğün deniz kenarındaki kısımdaydı. üst taraftaki restoran kısmı boştu. Oraya oturduk. Bendeki ağlamayı size tarif edemem... Durmak istiyorum ama yok gözlerim ve gözyaşlarım özgürlüklerini ilan etmişler söz geçmiyor. En ufak edilen bir sözde iki katına çıkarak ağlamam devam ediyor. Yanımıza da birşey almamışız ki aşağıda bizi bekleyenlere haber verelim.


Tabii merak edenler sırasıyla yanımıza gelmeye başladılar. Öyle maymun bir durum ki gelen geri dönemiyor bir sonraki bir türlü gidip neden gelinemiyor diye merak edip gelip kalıyor. Ve ben her yeni gelene "bana bunu nasıl yaptı", "beni nasıl aldattı", "nasıl evlenir" haykırışları eşliğinde sarılıp ağlıyorum. Bu kez de durumun başka bir saçmalığını farkettim ki restoranın işletmecisi "Noldu sana kim naptı nasıl üzdü seni bu kadar?" diye sorunca önüme gelene bu sefer "Ben başkası için ağlıyorum evlenen damat sadece arkadaşım. O evleniyor diye ağlamıyorum" diye açıklamalar getiriyorum.

Amasra...
Keyfe bak bir gece önce ağlayan ben değilim sanki


Ay allahım şu an halimi hatırladıkça kahkahalara boğuluyorum. Hayal edin şöyle bir tip var; neden evleniyor, beni nasıl bıraktı, beni nasıl aldattı, bunu bana nasıl yaptı diye ağlıyor hem de bir düğünde. Oradaki ahalinin en normal düşüneceği şey zavallı sarışının damadın peşinden ağladığıdır. Nereden bilsin adamlar karşıdaki oteldeki miniminnacık bir anıdan kıyamet koparttığımı... Tabii biz düğünü tam ortasında apar topar terk ettik sayemde. 





Amasra - Canlı Balık

Sonra da deniz kenarında bir cafeye gidip içtik, keyiflendik. E tabii insan durmadan 1,5 saat ağlayınca keyfi yerine geliyor. Sonra da ertesi gün Amasra'ya gidip Canlı Balık'ta keyifle rakı-balık partisi yaptık. Ahh be ne güzel bir seyahatti o... Hala gülerek anarız hep birlikte... Ne de olsa ağladığınız kişi için hisleriniz tükenince gözyaşlarının yerini gülümsemeler alıyor hayatta... Ne mutlu ki öyle... Unutmak en güzel ilacı tüm hüzünlerin...



Yorumlar

  1. Hikaye güzel ama anlatan daha güzel. Fotolara bayıldım. ;)

    YanıtlaSil
  2. hah haaaaa ya sen sahiden de ne alemsin. bi kere o kulüp otel filan sahiden ne güzel yer ve yerde yaaa. önce yemeklerden gülerken sona ağlamana üzüldüm kıyamam yaa sona yine eğlence. allam senin duygular hep böle ya uçlarda. ayrılmanız da ilginçmiş sahiden. bak işte en iyisi hiç kaptırmamak yaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ama aşka kaptıralım yine de ya... sadece sonunda ağlamalı üzülmeli olmasın kendimizi kaptırdığımız aşk :))

      Sil
  3. ağlama bölümü birazcık içimi burksa da gülümseyerek okudum yazını:)resimler de çok güzel...zamanla herşey unutuluyor,hayat devam ediyor dimi?Yinede bazen ağlamak da iyi geliyor:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet zamanla herşey unutuluyor neyse ki ;)
      Hayat öyle gülerken ağlatır, ağlarken güldürür... evet biraz buruk gibi ama benim şu an hatırladığım ve güldüğüm kısmı oradaki insanlara o damat için değil başka bir damat için ağlıyor olduğumu çaresizce açıklamaya çalıştığım anlar... hani rezil oluyorum ama o kadar da rezil değilim başkası için ağlamak daha anlaşılır demeye çalışmışım gibi.... şaşkın ben :))

      Sil
  4. bak tatilde daha rahat yazıyon di mi biloka :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)

Bir küçük cadı...