Hepimiz kendi hayatlarımızın başrolündeyiz...

Pek çok insan hayatın kendi seçimlerinden oluştuğunu adeta kendi hikayelerinin yazarı olduklarını düşünür, buna inanırlar.
Oysa hayat dediğimiz şey zaten bizim dışımızda varolan bir çok unsurdan oluşur ve bu nedenle de senaryoyu yazan kalem bizim elimizde değildir. Biz farkında olmasak da aslında sadece o senaryonun basit sıradan bir oyuncusuyuzdur. Tek başrolümüz ise kendi hayatımızın başrolüdür. Diğer tüm hayatların ise ya yardımcı oyuncusu ya da figüranıyız.
Bir arkadaşım hayatımızın seçimlerimiz olduğunu söylerdi. Israrla ve sabırla ona çoğunlukla başkalarının seçimlerini yaşamak zorunda bırakıldığımızı anlatmaya çalışırdım.
 
Dünyaya gelişimiz bile öyle değil midir? Hangimizin seçimidir dünyaya gelmek? Pek çoğumuz demez miyiz canımızı sıkan şeylerde bana mı sordular dünyaya getirirken diye. Çoğumuzun anne ve babası istediği için dünyaya merhaba  demişizdir, kimisinin anne ve babası dahi istememiştir, kaza kurşunudur hayatları. Hangi ülkede, hangi anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya geldiğimiz kaderimizse, sonra yaptığımız seçimlerin de bağımsız olduğunu söyleyebilmek mümkün müdür?
Azeriler "kaza"ya tesadüf derlermiş, hayat da tesadüflerle dolu değil midir? Ve bu tesadüfler bizi seçimlerimize yönlendirmez mi?
 
 
Hayatın kağıdı kalemi elimizde değilse de oyunu bizdedir... Kendi hayatımızın başrolünde ağlarız, güleriz, eğleniriz, hüzünleniriz, içeriz, dağıtırız, gezeriz, tozarız... Diğer hayatlarda ise yardımcı kadın/erkek oyuncu olarak severiz, seviliriz, konuşuruz, dertleşiriz... Birbirimizin hayatlarına değer geçeriz. Tıpkı kaldırımda yürüyen bir sürü insan gibi...Hayatın içinde aslında işte o hiç tanımadığın insanın yanından geçmesi anı gibidir tesadüfler bizi birbirimizin hayatının içine alan veya uzaklaştıran. 
Ve çok azı dışında nedir bizim seçimlerimiz olan? Saç rengimizi, kilomuzu seçimlerimizle değiştirebiliriz belki ama peki ya boyumuz?
 
Okuyacağın okulu seçsen bile zeka, kapasite denen şey seçimle belirlenmez ki...
 
Eminim inanılmaz bir sahne şovum olurdu eğer biraz kulağım ve iyi bir sesim olsaydı.. Yetenekler de veriliyor bize seçemiyoruz.
Hani Cem Yılmaz'ın dediği gibi bir sperm bankası olsa bilmem kaç gram zeka, şu örnekten yetenek, bu diğerinden güzellik/yakışıklılık, vb özellikler bile seçilebilse yine seçen biz olamayacağız...
 
Bu örnekleri uzatıp gidebiliriz...
 
Kısacası bence hayat seçimlerimizden değil bize sunulan seçeneklerden ibaret ve bir kendimiz seçimlerimizle hayatın senaryosunu yazan değil, sunulan seçenekleri oynayan birer oyuncuyuz...

Buyrunuz sahne hepimizin...

 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)

Bir küçük cadı...