Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 3)
İçindeki bir sürü çalkantısına rağmen herkesin Peri Masalı olarak izlediği bu hikayenin beklenen minik kahramanı 1982 yılında dünyaya geldi... Böylece Prenses artık müstakbel Kralın annesi olmuştu... Hayatının merkezine artık bu minik kalbi alıyordu sonrasında bir küçük prensi daha oluyordu ve dünya onun için bebekleri etrafında dönmeye başlıyordu...
...Balayından itibaren bu evlilik basının en popüler malzemesi olmayı sürdürdü. Bu ilgi sadece İngiliz basınından değil, dünya basınından da geliyordu. Diana'nın hamileliği ise yine bu doğrultuda tüm dünyada manşetlere taşınıyor ve bebeğin cinsiyeti tartışılıyordu.
Bu bebek "çok önemli" olarak lanse ediliyordu. Çok önemli, çünkü erkek olursa "geleceğin kralı" olacaktı.
Diana hamileliği süresince bebeğinin cinsiyeti ile basında yer alıyordu. Sonunda "tüm dünyanın" sorduğu "en önemli soru"ya 1982'nin 21 Haziran'ında cevap geldi. bebek erkekti. Tüm dünya rahatlayabilirdi.
Çocuklarının doğumuyla ve onlara düşkünlüğüyle bu sefer Diana'da basın "annelik mitosunu" ön plana çıkarıyordu. Anne Diana, çocuklarıyla fotoğraflarıyla basında yer alıyor, onları çok seviyor, onlar için kraliyet kurallarını yıkıyor ve çocuklarını o insanı boğan katı kurallardan koruyordur.
Basının anlattığı bu "mükemmel anne"nin bir başka çehresi ise dedikodularla birlikte öne çıkıyordu. Diana, ikinci oğlu doğduğunda kocası ile arasındaki problemlerin sona ereceğini düşünürken, daha doğumda Charles'ın "Bu da annesine benziyor" hezeyanıyla yıkılıyordu. Bu olay da manşetlerde yerini buluyor ve çiftin evliliğinin sarsıldığı haberleri yayılıyordu. Böylece bir "peri masalı" olarak lanse edilen evlilik, bir pembe dizi halini alıyor ve ihanet, mutsuzluk, intihar girişimleri bu rüyanın çatlaklarına sızarken, basın yeni malzemeleriyle kazancına devam ediyordu.

"İmaj Kraliçesi" Diana, modacıların kıyafetlerini, onun üzerinde görülmesi için yaptıkları mücadelenin merkezine yerleşirken yeni bir tüketim alanının daha malzemesi oluyordu. İngiliz ve dünya basını Diana'nın ABD gezisinde Başkan Reagan ve müzikal yıldızı aktör John Travolta ve aktör Tom Selleck ile dans ederkenki resimlerini, askeri kıtayı selamlama töreni fotoğraflarını ama en çok da Kraliyet ailesinin ayrılmaz parçası olan şapkalı görüntülerini manşetlere taşıyordu. Diana artık her yaptığı ile basının malzemesi oluyor, "ulaşılmaz" olana her gün gazeteleri aracılığıyla ulaşan halk ise bu malzemeyi tam da basının istediği şekilde büyük bir iştahla tüketiyordu.
Diana; giyimiyle de ilklere imza atan kadın olarak öne çıkarılıyordu. "İlk kez dekolte giyen", "ilk kez renkli giyinen", "ilk kez modern giyinen" saraylı kadın... Böylece "soğuk, sıkıcı ve siyah" havasını yıkan Diana bir "devrim" yaratmış oluyordu.
Diana'nın bu dönemi ölümünde de pek farklı ele alınmadı. Kocasıyla tanıştıran ablasının, Diana'nın cenazesini Paris'ten İngiltere'ye getirmek için Charles ile birlikte yola çıktığı haberi verilirken, onları birleştiren ablanın, vedalarında da çifte eşlik ettiği vurgulanıyordu. Diana, ölümünde kraliyete yaşattığı "ilk"ler ve bu dönem yaşadığı mutsuz günler, hayal kırıklıkları, çocuklarına düşkünlüğü ile anılıyordu.
Diana; giyimiyle de ilklere imza atan kadın olarak öne çıkarılıyordu. "İlk kez dekolte giyen", "ilk kez renkli giyinen", "ilk kez modern giyinen" saraylı kadın... Böylece "soğuk, sıkıcı ve siyah" havasını yıkan Diana bir "devrim" yaratmış oluyordu.
Genç kızlığımın hayranlık uyandıran Tek asil Kadını yıllarca Diana modeli saç kestirdim.O asil ruhunu hep taktir ettim.Ölümü asla affedimeyecek diye düşünüyorum Harika bir yazı olmuş takipteyim yüreğine sağlık...
YanıtlaSilSerpil Berat KUBAK
teşekkür ederim... dizi halinde yazdığım bu yazının devamında diananin boşanması, boşanmasının ardından yaşadıkları ve ne yazık ki hayatını kaybettiği kazayı da anlatacağım...
Sil