Uzun zamandır yazmak istiyordum bu güzel şehri... Tam da günü bugündür dedim. Orayı gidip görmeyenler görsünler, bilsinler istedim Eskişehir'in yenilenirken güzelleştiğini...
Gözlerine baktım onun... Bana bakmıyordu... Göz göze gelemedik ama huzurluydu, her şey sıradan ve normaldi onun için... Hayatında aksi giden bir şey yoktu, canını sıkan, ne istese elde etmişti bir şekilde... Olağandı yine bu sabah işte... Gözlerine baktım onun... Acaba yanlış görüyor olabilir miydim ben de onun duygularını? Çünkü bana bakmayan gözleri görmüyordu içime akıttığım gözyaşlarını, sorsan ona göre belki benim için de olağandı bu sabah...
Bu sözler benim değil... Aslında çok tanıdık bir klasik müzik şaheserinin ilk sözleri bunlar... Bavyeralı Şarkılar nam-ı değer Carmina Burana'nın ilk sözleri... Aslında Türkçe sözlerini okuduğunuzda "aman bu ne manasız laflar" diyeceğiniz pek çok bölümden oluşan eseri CSO'da dinledik geçen hafta. Cd'den, internetten, tv'den pek çok defa dinleyerek hayranı olduğum bu eseri bir kez de canlı dinlemek paha biçilemezdi...
Şu hayatta neye sahipsem, benimle aynı paya sahiptir üstlerinde... O bu dünyada ilk nefesini aldığı andan itibaren benim küçük ortağım oldu birden. İyi ki doğdu... İyi ki var... Onsuz bir hayat gerçekten olurdu çok bayat...
Sevgili Deeptone beni bir kez daha mim'lemiş... O beni mim'lediği an böyle mutluluktan uç uç uç oluyorum, koltuklarım da böyle gururdan puf puf puf kabarıyor... O yüzden hemen cevaplıyorum mimlerini büyük bir hevesle...
Minik kalp uçmaktan yorulmuş, güzel kanatlarını dolabına kaldırmıştı. Evine kapanmış, aslında muhteşem bir elmasa benzeyen vücudundaki cam kırıklarının iyileşmesini bekliyordu. Yaraların iyileşmesini beklemek çok zordu, anılar canını acıtıyor ve kabuklarının altında bir türlü iyileşmeyen yaralarıyla kanatıyordu minik kalbi.
Hani varsa eğer dünyaya yeniden gelme, ölüp ölüp yeniden dirilme, ruhun sonsuz yaşayıp, farklı bedenlerde yeniden dünyaya gelmesi, o vakit bundan önceki hayatımda ben neydim acaba? Asilzade ya da inek ?
2013 benim için 2 büyük hayal kırıklığı ile başladı... Birincisini sizlerle paylaşmıştım Pirelli'nin 2013 takvimi...İkincisi de ne yazık ki dört gözle beklediğim Victoria's Secret Show'u oldu...
Henüz kış kendini tam anlamıyla hissettirmedi Ankara'da... Kar dizlerimize ulaşmadı, soğuktan sular donmadı ama ben yazın özlemiyle yanıp tutuşmaya, eriyip bitmeye başladım bile... Hele de plajların rengi ve neşesi 2013 bikini-mayo koleksiyonlarını görünce yaz gelse de şunlardan alıp giysem diye günleri sayar oldum...
Sevgili Bayanlar ve Baylar... Anlaşılan o ki yeni yılın gelmesiyle birlikte uygulamaya konulması planlanan başta kilo vermek gibi alınan kararlar daha yılın ilk haftasında hedefinden şaşmış durumda... Eeee o zaman yapılacak en doğru şey yaydan çıkan oka göre hedefi değiştirmek olacak galiba...
Herkes için öyle midir bilemiyorum ama gerçekten benim ruhumun besini müzik... Her türlü müzik ruhumu öyle güzel doyuruyor ki... Hani sırf ruh doyurması ile yetinse şu midem, iki dakikada bir acıktım sinyalleri vermese sıfır beden mankene dönerdim...
Uzun süredir sinemalara iyi bir film gelmiyordu.. Ama son iki-üç haftadır hangi filmi izleyeceğimi şaşırmış durumdayım. Eğer tüm kış sezonu böyle geçerse eski günlerime dönüş yapıp vizyona yeni giren filmlerle her hafta en az bir kez sinemaya gitmiş olacağım. Sinemadan bu filmi izleyip çıkalı 3 gün oluyor ama hala etkisindeyim. İşte Pi'nin yaşamı...