Ali Baba ve Yedi Cüceler...

Bir zamanlar Cem Yılmaz'ı pek sevmezdim... Popülerdi ya çok moda diye gülünüyor bu adama derdim...Ama sonra dedim ki "Ya Elifcan bu önyargılarla uzak durma şu adama belki çok güldürür seni..." tabii bunda izlediğim bir röportajının da ve seyahatte zorunlu izlememin etkisi olmadı da değil... Çok doğal ve çok içten cevaplar vermiş beni kendisine bir şans vermeye ikna etmişti haberi bile olmadan... Ve böylece başladı bendeki Cem Yılmaz serüveni...



Şunu söylemeliyim ki Ali Baba ve Yedi Cücelere sıfır beklentiyle gittim... Konusuna bakmadım bile... Fragmanlarından anladığım tam anlamıyla beklentisiz bir şekilde ama gülebileceğim yönündeydi... O nedenle iki saat bir iki kez gülsek bile yeter diyip tuttuk sinemanın yolunu. Artık neredeyse her pazar rutinimiz oldu Next Level'da saat 19 civarında seansı olan filme gitmek. Haftasonuna güzel bir veda oluyor adeta...

Beklentisiz giderseniz hayal kırıklığına uğramayacağınız bir hikaye Şenay Cüccaciye'nin yedi cücesi ile ortakları Şenay ve İlber'in hikayesi... Öyle Cem Yılmaz'ın stand-up showlarındaki gibi durmaksızın bir kahkaha beklemeyin mesela... En son showunda gülmekten koltuktan düşmüştüm... İşte bu filmde yok öyle bir kahkaha... Ama bir kaç kez güleceksiniz emin olabilirsiniz... 



Konuyu anlatmayacağım malum... Hissettirdiklerine gelince... Kafanızı boşaltacağınız,  rahatlayacağınız 114 dakika... Evet konu çok saçma, ne Av Mevsimi ne de Pek Yakında'nın tadı kalmıyor damağınızda. Ama hayal kırıklığı da değil yani. Hele Zafer Algöz'ün o tatlı oyunculuğu ile Cem Yılmaz'ın sarışın mavi gözlü çok hoş olmuş hali izlemeye değer...



Öte yandan film boyunca bir de güzel Cem Yılmaz kadınını izliyorsunuz. Bu  James Bond'un kadınları gibi farkı Cem bu kadınlara nedense hep aşık ve kavuşmada bir şekilde sorunları oluyor... İşte Irina Ivkina da bu filmin Cem Yılmaz kadını...

Filmin bir bölümü Bulgaristan'da çekilmiş... Güneşli bir Sofya görmek doğrusu bana da iyi geldi. Ben Sofya'yı açık havada girdiğim bir toplantıdan kar fırtınası ile çıktığım anılarımla hatırlıyorum... O hikayeyi de sizlerle paylaşmıştım :)) 



Ve filmde beni çok güldüren iki adam Yosi Mizrahi ile Çetin Altay... Anlatmıyım izleyin derim... İkisi de harika oynamışlar... Ve tam da rollerine göre seçilmişler... Cem Yılmaz'ın bir röportajında izlemiştim ona kalsa neredeyse tüm rolleri kendi oynamak istiyormuş. Cem Yılmaz'ın dünyalar kadar komik maceraları olan abisi Can Yılmaz da filmde rol alarak nihayet hayallerine kavuşmuş :))

Gelelim en güldüğüm espriye.. Kötü Adam Boris Manchov'un insanlara gamsızlık ile ilgili sattığı formül hakkında Şenay'ın "Adam bize niye satsın ki gamsızlık formülünü biz benzini 5 TL'ye satın alıyoruz" demesiydi... Bir de Şenay'ın karısı ve İlber'in ablası hakkındaki iki espri beni çok güldürdü... Ama onları söylemeyeyim de siz de doya doya gülün işin sihrini bozmayayım... 
Ve daha önceki Cem Yılmaz yazımda da söylediğim gibi... İyi ki doğmuşsun Cem Yılmaz... Sen çok yaşa e mi... Şu zorlu dünyada gülümseme ve hatta kahkaha atmamıza vesile olan nadir insanlardansın... İyi ki varsın...

Yorumlar

  1. Cem yılmaz için çok severim. Kaliteli bir espri anlayışı var.Bu film de izlenir yani.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok çok süper değil ama evet izlenir ... kafa dağıtmak için birebir:)

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)

Bir küçük cadı...