Unutmak...

Şu hayatta en korktuğum şeylerin başında gelir unutmak... Sevdiğim insanları, onlarla yaşadıklarımızı, biriktirdiğimiz anıları ve kendimi... Bir gün öyle birşey yaşamak durumunda kalırsam ne kadar acı çekeceğimi tahmin ediyorum da korkum da daha büyüyor... Çünkü o acıyı fiziksel değil ama ruhumun her zerresinde hissedeceğim... 



Bazen inanılmaz unutkanlıklarım olabiliyor daha bu yaşta ve bunlar beni gelecek için korkutuyor. İşte o yüzden bana güzel anılarımı, yaşadıklarımı, dostlarımı, anılarımızı ve sevdiğim insanı, onunla paylaştıklarımı hatırlatsınlar diye günlükler tutuyorum, blog yazıyorum, fotoğraflar çekiyorum, notlar yazıyorum, kendimce tedbirler alıyorum... Acaba eğer olur da bir gün herşeyi unutmaya başlarsam bu tedbirlerimi hatırlıyor olabilecek miyim bilmiyorum...


İşyerinde öyle yoğun çalıştığım anlar oluyor ki, işte o anlarda beynimin kendini kapattığı etrafıma endişe saçtığım unutkanlıklarım başgösteriyor... Korkuyorum... Çamaşır odasına koymam gereken yumuşatıcıyı hemen yandaki odada duran buzdolabına ve buzdolabına koymam gereken sütü çamaşır odasına koymam gibi mesela... Arabamın kapısını kilitleyip kilitlemediğimi sürekli kontrol etmem gerekmesi gibi ya da çok acı ama yapacağım işleri düşünürken tuvalete oturmayı unutup altıma kaçırmak gibi (neyse ki bu sadece bir kez başıma geldi)... Anlık bir kaç saniye içine sıkışmış unutkanlıklarım... 2 saniye önce söylenen isimleri 2 saniye sonra hiç hatırlamamam gibi... 

Ve bugün bu korkularım geri geldi... Evde oturmuş televizyona bakıyordum. Geçen yıl sinemada izlemeyi çok istediğim halde kaçırdığım Still Alice- Unutma Beni'nin başlayacağını anlayınca programı etiketledim. Zira etiketlemesem ve kanal kendiliğinden dönmese başlayacağı zaman ben muhtemelen o filmi izlemek istediğimi de unutabilirdim.

Julianne Moore'a en iyi kadın Oscar'ını getiren bu filmi izlerken acaba dedim ben de mi bir nörologa görünsem? Onun kadar olmasa da pek çok şeyi unutabiliyorum. Eğer filmdeki doktorun sorduğu sorular gerçek hayatta da sorulan sorular ise bir tek yoğun, stres ve baskı altında çalışıyor olmak nedeniyle de olabilir tabii benim unutkanlıklarım... Öyle teselli buldum. Ailemizde unutkanlık yok aslında. Anneannemi bi konuştursak tüm ömrünü gün gün anlatabilir maşallah... Ama bana gelince başladığım cümlenin sonunu bile getiremediğim anlar oluyor mesela... Hatta bu nedenle bana Kayıp Balık Nemo'daki Dory diyor kuzenlerim... Zira  "Sümeyye bak bence kesin izlemelisin hayatımda gördüğüm en muhteşem filmdi... Sahi hangi filmdi o?" gibi cümelelerle ben bunu çok hakettim ...

Evet gerçekten çok korkuyorum unutmaktan... Ama meraklanmayın tomografilerim mr'larım çekildi... Fiziksel bir sorun yok. Öte yandan baskı ve stresle ve üzüntülerle başetme yöntemim galiba biraz bu unutmak benim... Sadece sorun şu ki galiba kötü anları unutmaya çalışırken bazen gerekli bilgiler de kayıttan silinebiliyor..Gelelim Alice'in unutkanlığına... Filmi izlemeyenler için malum ben spoiler düşmanıyımdır ve  pek kopyalar vermem filmle ilgili, sadece izlerken hissettiklerimi yazarım hep. 

Hayatımızda yaşadığımız küçük unutkanlıkların alzheimer olup olmadığını anlamak tabii ki doktorların işidir. Ama filmde Alice'in bir isyanı vardı ki işte o benim korkumu tanımlıyor... "Hayatım boyunca uğruna çalıştıklarım, anılarım ellerimden gidiyor..."

Dilerim hiçbir zaman unutma hastalığına yakalanmam... Ne yaşadığım mutlulukları, ne acıları unutmak istiyorum... Onlar hep beni ben yapan süreçlerdi. Şu an olduğum Elif olma sürecinde yaşadığım tüm  güzellikler, başarılar, mutluluklar kadar üzüntüler, kırgınlıklar, kızgınlıklar, hayalkırıklıkları, umutsuzluklar da kalsın hafızamda... Hele sevdiklerim ve onlarla paylaştıklarımız hiç gitmesinler aklımdan...

Kitapta aynı satırı okumayayım diye sürekli fosforlu kalemlerle çizmek zorunda kalmayayım, her yana notlar alıp kendime yapmam gerekenleri hatırlattığım şu günler bile beni ürkütürken bileğime hafızasını kaybeden hasta bilekliği takılmasın mesela... Ya da çok sevdiğim ve hep yaptığım yemekleri pişirmek için internetten tekrar tarif aramaları yapmak zorunda kalmayayım... Tanrım nolur ben hayatımı unutmayayım... Filmin beni en etkileyen sahnesi ise Alice'in yaşadıkları ile ilgili hislerini anlattığı konuşma sahnesiydi. Tüm korkularım dile geldi...

Sevdiğim adamı gördüğümde yabancı zannetmeyeyim hiç... Onunla ilk tanıştığımız anı hiç unutmayayım mesela... O benim kalbimdeki sevgi dolu iziyle, hafızamdaki kimi zaman güzel kimi zaman kırılgan anılarıyla hep dursun zihnimde... Silinip gitmesin oradan... Anılarımı yitirmeyeyim... Onlar benimle dursun... Benim en değerli varlıklarım anılarım, Oscar'ı aldığım gece, Filip'in kucağında ağladığım o an, Fönnikle gülmelerimiz, Çido ile tatillerimiz, kardeşimle odamızın birlikte olduğu çocukluğumuz, yaramazlıklarımız, hayatımız, paylaştıklarımız, Ecikkomun doğduğu an... ve böyle nice zamanlar... Hepsi benimle kalsınlar...  Sahi Evim Sensin-A Moment To Remember'da da bir unutma hikayesi değil miydi beni çok etkileyen... Ama olur da bir gün unutursam Çağan Irmak'ın filminde de dediği gibi; tüm yazdıklarım, tüm sakladıklarıma ve tüm sevdiklerime sözüm odur ki Unutursam Fısılda.... 

Yorumlar

  1. ay üzme canını yaaa unut gitsin her şeyi. bi de alzhaymır filan düşünme çalışan beyinlere bişi olmaz kiiii :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. canımmmm deepimmmm hoşgeldin :)) inşallah olmaz ki ama olsa da ben seni unutmam ki :))

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)

Bir küçük cadı...