Yaşasın Mim'lendim...
Blogum daha çok yeni... O yüzden blog dünyasını ve blog jargonunu yeni yeni tanıyorum... Düzenli olarak takip ettiğim değerli blogger Deeptone beni bugün Mim'lemiş... Böylece ilk kez mim'lendim... yaşasın...
Aslında uzun zamandır yazılar, şiirler yazan, facebook aleminde komik komik ama tamamen bana ait durumlarla insanları güldürüp, eğlendiren bendenizi blog yazmaya sevgili arkadaşım ve bence çok iyi bir blogger olan Neslihan teşvik etti. Bu blogu onun sayesinde kurdum diyebilirim. Haliyle bu dünyada yeni biri olarak tam bilemediğim, anlayamadığım şeyleri hemen ona soruyorum.
Deeptone'un blogunda "mimlediklerim" diyerek e.g.bayram yazdığını görünce "aman tanrım"dedim ve hemen Neslihan'a haber uçurdum "Nesliciğim Nesliciğim Deeptone beni mimlemiş, ben şimdi napıcam? İyi bir şey mi bu yoksa çok mu kötü?"
Meğer bu iyi birşeymiş...Endişelenmem değil sevinmem gerekiyormuş Ben de o zaman "Oleyyy oleyyy oleyyyy" dedim ve Deeptone'un beni cevaplamam için mimlediği sorulara yanıtlarımı vermeye başladım...
1. Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?
Ahhhh, ahhh galiba bu sorunun en son sorulması gereken insanlardan biriyim. Çünkü ne cevap verebileceğimi tam bilemiyorum. Hani desem ki mantığım önplanda, benim mantıklı bulduğum pek çok şey insanlara garip gelebiliyor. Eee o zaman duygularım mı önplanda acaba diyorum? Yooo yooo o da değil. Ya galiba benim mantığım ve duygum beraber yürüyorlar bu hayatta. O yüzden o mu diğeri mi diye bir önplandalık olamıyor ikisi birden ya varlar ya yoklar...
2. İnsanlar niye mutlu değiller? Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar?
İnsanlar ne yazık ki doyumsuzlar. Ellerindekilerle yetinmeyi bilmedikleri için yokluğun ne demek olduğunu bilmediklerinden şükretmeyi bilmiyorlar, hep daha fazlasını istiyorlar, daha azına sahip insanlara gözlerini kapatıp, hep daha fazlasına sahip olanlara bakıyorlar. Ayrıca bardağın hep boş yanına bakma taraftarılar. Herşeye iyi yanından bakabilen Pollyanna ile dalga geçen zavallı insan ırkı boş yanın hüznünden kurtulamadıklarından mutlu olamıyorlar. Bunun elbette ki çok sebepleri vardır, sosyolojik, psikolojik. Gerçekten bilimin üzerine eğilip çare bulması gereken bir sorun bence. Kendi adıma şunu söyleyebilirim. Uzun zaman ben de boş tarafa bakar bakar üzülürdüm, sonra bir gün rahatsızlandım. Yaklaşık 2 ay boyunca hastalığıma kesin bir teşhis konulmaya çalışıldı. Onkoloji bölümü alarmdaydı. O iki ay boyunca beni seven herkes üzüntüsünü benden saklayamazken, bana yapacak tek şey kalmıştı neşeli olup onlara moral vermek, henüz hastalığımın ne olduğu bile belli değildi o yüzden üzülerek vakit kaybedemezdim. Derken anlaşıldı ki bendeki hastalık aslında bir hastalık değilmiş, doğuştan gelme bir durummuş... O günden sonra da bardak hep dolu oldu benim için... Ve her şeye rağmen mutlu olunacak bir yanını buldum hayatın.
3. Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin birşey var mı?
Ben hayatımdan keşkeleri çıkarmış bir insanım. Bir şeyi yaptıysam mutlaka o an doğru olduğunu düşündüğüm için yapmışımdır. O yüzden aldığım şeylere de harcadığım paralara da oturup üzülmem, keşke demem. Zaten hayatta en önemli harcama kalemlerimi canım köpeğim Oscar için harcadıklarım oluşturuyor. Ona da her şey feda olsun...
4. Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adalet mi dersin?
Yani şimdi ben bir kadınım ve üstelik de avukatım. Haklıysam susmam beklenebilir mi benden pek bilemiyorum. Tabii ki hakkımı savunurum, ama karşımdakinin anlayabileceği kadar da olduğunu bilirim söylediklerimin o yüzden bazen çileden çıkacak noktaya gelirsem pes edip, lanet olsun deyip susabilirim o noktada... Ama yine meslek alışkanlığı beni susturamayacağınız zaman ise başkalarının haklı olduğuna inandıysam onları savunduğum zamandır. Karşımda kim olursa olsun dinlemem. Haklı olanı sonuna kadar savunurum...
5. Tok gözlü müsün yoksa her şeyim olsun diyenlerden misin?
Dürüst olmak gerekirse tüm dünya benim olsun diyenlerden değilim. Ama başta sağlık, sevdiğim insanlar ve sevgili Oscar'ımın hep hayatımda olmalarını istememin yanı sıra, güzel bir ev, güzel bir araba, güzel bir hayat, iyi kazanılan paraya da sahip olmak isterim. ne mutlu bana ki bunların pek çoğuna da sahibim.
Öte yandan bir şeyi çok beğendiysem ve istiyorsam, alabilecek param da varsa alırım. Aklımda kalmasındansa sahibi olmayı isterim. Ama hani bazı şeyler vardır onların sahibi olmaya çalışırsanız sizi keyfinden çok sıkıntıya sürükleyecektir işte o tür şeylerin sahibi olma arzusuyla yanıp tutuşmam.
Elllerine sağlık Elif Güliz Bayram. . .
YanıtlaSilBana ise her gün Bayram . . .
Teşekkürler Deniz...
SilGüzel bir yazı olmus
YanıtlaSilteşekkürler sizin blog da çok eğlenceli...güney koreye gitmiş kadar oldum ...ellerinize sağlık
SilVay vay vay... Hakkımda neler söylenmiş neler.. Eyvallah Elifcan. Ama buraya yazıyorum bir gün gelecek "Hayata Dair Sözler" patlayıp gidecek..
YanıtlaSilpatlayıp gider mi bilmem ama bana verdiği mutluluk bir patlamaya bedel...
Sil