Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 10)

İnsanların "kendilerine uzak olanın beklenmedik yakınlığını" buldukları Diana'nın hikayesiyle okuyucular "kendi yaşamlarındaki tatminsizliklerin ve mutsuzlukların bir prenses tarafından da yaşanmasında aç gözlülükle kendilerini tatmin ettiler."





Diana, tıpkı Sheakspeare'in Hamlet'inde Danimarka Sarayında kokuşmuş bir şeylerin olduğunu gösterdiği gibi, Buckhingham Sarayı'nda köhnemiş bir şeylerin varlığını ortaya çıkarmıştı. İşte o Diana halen gündemde ve gündemden hiç düşmeyecek gibi...

Çünkü beklenmedik şekilde ölen Marilyn Monroe, Grace Kelly -ki o da Diana gibi nedeni açıklanamayan, açıklanan nedeni insanları tatmin etmeyen bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş ve Diana da ilk yalnız resmi yurtdışı gezisi olarak onun cenaze töreninde Kraliçeyi temsil etmişti - James Dean, Versace ve diğer pek çok ünlü gibi "efsaneler" arasında yerini aldı. Şimdi yeni oyuncaklar, her ne kadar basın Diana'nın ölümüyle oğullarına dokunmayacağız kararı almış olsa da genç Prenslerin özel hayatı... William'ın güzeller güzeli eşi kate Middleton, aileye yeni katılan geleceğin kralı minik bebek George ve Prens Harry'nin hızlı ve eğlence dolu hayatı... "Arkası yarın" hala devam ediyor...

Son(uç)...




Günümüzün dünyasında en önemli kavram "kazanmak". Basın için kazanç halkın beğendiğini, istediğini kısacası popüler olanı sunmakla mümkün. Dolayısıyla, halkın ilgisini çekecek herşey basının malzemesi.

Tüm gününü çalışarak geçiren, gerçek hayatın bunalımlarından bıkan insanlar, kaçışı "hayal aleminde" buluyorlar. Diana'nın hayatlarına girmesi de basının onun gerçek hikayesini "bir peri masalı" formuna sokup, onlara sunmasıyla oluyor. Böylece insanlar kendilerine çok uzak olan bir prensesle yeni bir hayata başlıyorlar. Onun sevinçleri, onun üzüntüleri kendi hayatları için bir teselli oluyor. Diana'nın sevinçleriyle "sevinen", üzüntüleriyle "bir prensesin başına geliyorsa bizim için de çok doğal" diyerek rahatlamalarını ve kendilerini teselli etmelerini sağlayan bu hikaye o nedenle çok "tutuyor".

Diana'nın ölümüyle, bir acı etrafında toplanan tüm dünya bu sayede bir araya gelebiliyor. Her zaman olduğu gibi "kör ölünce badem gözlü oluyor"... Müslümanı, Hristiyanı, Yahudisi, hepsi Diana ile kendileri arasında bağ kuruyor, yaşarken pek çok açıdan eleştirdikleri bu kadını bir "kusursuzluk" abidesine dönüştürüyorlar. 

İlginç olan şu ki; bu fikir birliği yine basın sayesinde yaşanıyor ve dile getiriliyor. Yabancı basın ve Türk basını, Türk basınındaki farklı sesler hep aynı sözleri söylüyor. Ayrıldıkları nokta hiç yok. Hepsi Diana'nın aynı yönlerini ağız birliği etmişcesine ön plana çıkarıyorlar; "Diana yardımsever, kutsal bir kadındı." Türk basını ve Müslüman ülkelerin basını, Diana'nın bir Müslüman olan Dodi'yle birlikteliğini ele alırken, Diana'nın Müslüman olma isteğinden söz etmeden geçmiyorlar. Yabancı basın ise bu isteği Diana'yı ölüme götüren süreçte yer alan komplo teorilerine dayanak alıyor.

Paparazziler ve basın etiği tartışmaları yapılırken, çokça eleştiri geliyor ama paparazzilersiz bir hayatın düşünülemeyeceği sonucuna "çaresizce" varılıyor.

Diana'nın hayatı sona ererken, piyasalar bundan da en karlı kazancı kapma yarışına sahne oluyor ve hayatıyla pek çoğunun karnını doyuran Diana ölümüyle de onları "yaşatmaya" devam ediyor.

Bu hikayeyle görüyoruz ki, insan hayatının en ilgi çeken yönleri; aşk, cinsellik, ihanet, ölüm, dedikodu, kaza, komplo bir kez daha kendini sattırıyor.


Hayat devam ettikçe insanlar bir şeylerle daha çok ilgilenmeye onları popüler ve dolayısıyla tüketilir kılmaya da devam edecekler. Yeni bir Prenses yaratıncaya kadar da Diana ve ardında bıraktıkları ile oyalanmayı sürdüreceğiz. Bakalım yeni müstakbel ana kraliçe kayın validesinin kalplerde yerleştiği tahta çıkabilecek mi?  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her ayrılık bir "Veda"yı hak eder...

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)