Ankara'da haftasonu... Vol.2

Ben kahvaltının brunch olanlarından pek hazzetmem... Açık büfeye konmuş, normal bir kahvaltıda rastlamayacağınız bir çok tat-lezzet çeşit çeşit biraraya getirilince hoş ve bereketli gelse de sadece gözlerimizin doyumuna hitap eder bence... Ve ne yazık ki varlığın içinde yokluk yaşayarak onca çeşidin arasından aç kalkarım masadan... O yüzden ben "köy kahvaltısı" ya da "serpme kahvaltı" denilen kahvaltı türünü daha bir sever ve doyurucu bulurum... Gözüm de midem de doyar ve hele de dostlarımla, ailemle yapılmış bir kahvaltı keyfime keyif katar.


İşte Ankara'da böyle bir mekanla yeni tanıştım... Tanışmama da çok sevdiğim arkadaşım Merve'nin "Oburcan"ın sayfasını takip etmesi vesile oldu. Oburcan bu işin piri... Beğendiği yerleri bizim de beğenmemiz yüksek ihtimal dedik ve bir pazar günü evlerimize çok yakın olan Sevgi Cafe'de buluştuk Merve'yle... Ve böylece yeni bir buluşma mekanını denemiş olduk ve yeni bir adres katıldı hayatımıza...

Biz diğer öğünleri denemedik ama kahvaltı tam da sözünü ettiğim gibi... Evde yapacağınız makul, lezzetli ve doyurucu bir kahvaltı istiyorsanız size de tavsiye ederim Sevgi Cafe'yi. Tek sorun servis çok yavaş, o yüzden bizim yaptığımız gibi sohbetinden zevk aldığınız, keyifli dakikaların yanında nasıl geçtiğini anlayamadığınız bir dostunuzla gitmelisiniz, zira siparişlerin gelmesi, seçimlerinizi yapmanızla birlikte her şey taze taze hazırlandığı için biraz vakit alıyor. Bir de çalışan sayısı az, sanırım Oburcan'ın tavsiyesiyle de bir müşteri akını oldu... O yüzden de yoğunluktan veya eldeki taze malzemeden bilemiyorum neden, her seferinde aynı kahvaltı menüsüyle karşılaşamayabiliyorsunuz. Çünkü 2. sefer annem, babam, kardeşim, eniştem ve minik yeğenimle gittiğimizde ne yazık ki taze ekmek ve simit yerine bir önceki akşamdan kalma pide yedik benim için büyük hayal kırıklığı oldu ama Ramazan'da fırınların geç açıldığını düşününce hemen toparladım Sevgi Cafe'ye kırgınlığımı.3. seferde de böyle bir şey yaşar mıyım bilmiyorum doğrusu sanmıyorum çünkü Sevgiyle yemekleri hazırlayan anne kızın hali çok perişan ve yorgundu o gün. Üstelik daha önceki hafta yemediğimiz kayısı reçeli tüm eksikleri aldı götürdü. 

Ama tatmadan kalkmamanız gereken bir şey varsa o da gözleme ve su böreği. Neredeyse hiç bir şeyi yemeyeyim beni bu gözleme ve böreğin kazanına koysunlar ben sadece bunları yiyeyim istedim.

Biz Merveyle biraz abarttık hepsi birbirinden lezzetli, kahvaltı tabağı, menemen, karışık kızartma, gözleme herşeyi istedik... Ve tabii yemekten patladık dedim ki "Yiyerek öldüler" diye haber olacağız. O yüzden daha sonra ailecek yaptığımız kahvaltıda seçimlerimizi makul düzeyde bıraktık. Bir de telefonla rezervasyon yaptığım için onlar tam da bize göre su böreği, menemen, peynir, domates, salatalık, biber, zeytin, mercimek köftesi hazırlamışlardı bile. 


Bir haftasonu kahvaltısı yapmak isterseniz bu aralar Oburcan'ı okuyanların yaptığı gibi siz de Ümitköy'e yolunuzu düşürün derim...  

Galleria'nın hemen yanındaki küçücük sokakta Mutluköy sitesindeki yemyeşil bahçe içerisindeki Sevgi Cafe'ye uğrayın... Dilerseniz 0 312 235 13 15 no'lu telefonlarından rezervasyon yaptırın ve kaç kişi olduğunuzu söyledikten sonra bu eli bol anne kızdan sayınızın yarısı kadar kişilik kahvaltı tabağı, menemen, gözleme, su böreği ve karışık kızartma isteyin... Üzerine de bir Türk kahvesi için... Afiyet olsun...






Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Her ayrılık bir "Veda"yı hak eder...

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)