Her ayrılık bir "Veda"yı hak eder...

Arkasından bakmak bile bir lütuftur bazen giden, terk eden sevgilinin... Çünkü her ayrılık bir vedayı hak eder... Sen bittiğinin farkında bile değilken bir şeylerin yola düşmüş sevgili hiç gitmez senden... Görmemişsindir gidişini... İnanmaz kalpler vedalasız ayrılıklara... O yüzden her ayrılığa bir veda gerekir... Kalplerimiz için... Ruhlarımız için... 


Ne zaman Jim Carrey ve Kate Winslet'in başrollerini paylaştığı Eternal Sunshine of the Spotless Mind (Sil Baştan) filmini izlesem, ki izlemeyi en sevdiğim filmlerden biridir, içim bu duygularla dolar dolar ve gözlerimden yaşlar taşar... Derinde bir yerlerdeki bam telime dokunuverir "vedasızlık" hissi.. Ve acı çekmemek için unutmaya sığınmak kaçışı çarpışır yüreğimde anılara sarılmak tutkusuyla... Oysa her ayrılık bir vedayı hak eder... Sırf sevginin yüzü suyu hürmetine "elveda" demeye, giden, terk eden olmaya değer... Veda etmeden gidince aslında öyle ağır bir yükü omuzlanırsınız ki farkına varmanız yıllar alır... Geride kalanın arkanızdan baktığı bir hayat, taşıması en zor yüktür aslında, bir küçücük "hoşçakal" ile kurtulacağınız...

Gidenin arkasından beddua bile edemez aslında kalan... Çünkü farkında bile değildir geride bırakıldığının hep bir veda bekler ve hep bir açıklama... Giden gitmiştir aslında... Nedeni, niçini, nasılı önemli değildir ama o kalbinin bir cevabı ve bir vedayı hak ettiğini bilir ya ondandır beklemesi. Oysa o beklerken yeni bir hayat kurulmaktadır ötede, unutulduğu, geride kaldığı...

İşte öyle bir vedayı anlatır bize Sil Baştan... Unutmanın, hafızadan silmenin hikayesidir. Gideni, yoluna devam edeni unutmanın, kendin yapamadığında bunun için yardım almanın... Ama bir de bakarsın ki hatıraları tek tek silerken, onlardan ayrılmak en zorudur aslında... Giden gitmiştir kalan hatıralardır... Üzmediği, yaralamadığı sürece hatıralar en değerli varlıklarıdır insanın... Gel gör ki vedasız her ayrılıkta iğne gibi batarlar kalbe... O yüzden yavaş yavaş silinmelidirler... Vücut denen bu muhteşem mekanizma öyle güzel tedavi eder ki kendisini unutarak... Bir bakmışsın ki her yanın kabuk bağlamış...

Aslında en büyük intikamdır veda bile etmeden gideni unutmak, ondan bir zerre anı hatırlamamak. Olur da geri dönüp bakarsa delirir bir izini bile bulamamasına... Bir kez yer edindiğiniz bir kalpten ayrılsanız da hala orada kalabilmenin anahtarıdır insanca bir veda... Giden olmaya en yakışan tavırdır "Hoşçakal" diyebilmek... Ve "Yolun açık olsun"u duyabilmektir en güzel veda...




Yorumlar

  1. film en sevdiklerimden tabii.
    :)

    ama bu veda konusu zor iş ya bak.
    veda etmek veya edilmek çok ağır ezici bir durum.
    şimdi biri beni terketse veda konuşması yapmasını filan istemem yani. görmeye bile katlanamam. ben de nasıl desem cört diye kaybolmalıyım.

    ama şimdi bak insan yürekten gerçekten çok seviyosa nasıl olur aceba. veda ister belki.

    bi de, ben diyorum ki, böle bi durumda, iletişim hiç bitmemeli. ama nasıl olcak bilmiyorum.

    ya zaten, iç ezici konu bu.
    üff.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. veda konuşması yapılmazsa doğrudan terk oluyor o da hiç güzel olmuyor deep...
      hele de birini ona güvenecek kadar çok sevmişsen o tek söz etmeden giderse oturup kendine soruyorsun tüm soruları... bence en güzeli yine de yüz yüze bakabilmek adına ki bence şart değil veda edebilmek...nasıl sevebildiysen sevmeye yüreğin vardıysa ayrılırken de yürekli olmalısın eğer gideceksen arkanda bıraktığına sorular değil cevaplar bırakarak gitmelisin... en güzeli bu...

      Sil
  2. Çok teşekkür ederim ayrıca siteme ziyaretlerinizi unutmayın.
    http://islamguzelahlaktir.blogspot.com/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kalplerin Kraliçesi Babaanne oldu... (Bölüm 6)

Bir küçük cadı...